Armağan Kuloğlu : Savaş Devam Edecek

MHA-Yeniçağ Gazetesi, 09 Mart 2023 Rusya-Ukrayna savaşı birinci yılını doldurdu. Görünen tablo, bu savaşın devam edeceği yönünde. Ne zaman sona ereceğini de şimdiden öngörmek mümkün değil. Bunun nedeni, savaşın asıl tarafları olan Rusya ve ABD’nin amaçlarına ulaşmadan savaşı sona erdirmek diye bir niyetlerinin olmamasından kaynaklanıyor.

Rusya’nın tutumu

Soğuk Savaşın sona ermesi ve siyasi haritanın yeniden şekillenmesinden sonra, ABD’nin liderliğini yaptığı NATO, doğuya doğru genişlemiş ve gittikçe Rusya’ya yaklaşmış, arada tampon olarak bulunabilecek ve tarafsız sayılabilecek ülke neredeyse kalmamıştır.

Aslında ABD/NATO’nun stratejisi genişlemenin devam ederek Ukrayna ve Gürcistan’ı da kapsaması, daha sonra kalan birkaç ülkenin daha ittifaka katılmasıyla devam etmesidir. Bu anlayış Rusya’yı tedirgin etmiştir.

Gelişmelerin, Rusya’nın sıkıştırılması, kuşatılması ve bölgesinde etkisizleştirmesi yönüne doğru gitmesi Rusya tarafından bir beka tehdidi olarak algılanmış ve onu karşı tedbir almaya sevk etmiştir.

Bu çerçevede NATO üyeliği konunda Ukrayna’nın ön plana çıkması, Rusya tarafından genişlemenin doyum noktası olarak görülmüştür. Rusya’nın bu savaşı, ABD ve NATO’ya, genişlemenin tahammül edemeyecekleri noktaya geldiğini göstermek, Dombas bölgesinde uzun süredir devam eden çelişkili statükoyu kendi lehine çevirmek ve sıkışmışlığına da son vererek bölgedeki etkinliğini muhafaza etmek için başlattığı anlaşılmaktadır.

Savaşın başlamasından sonra, Rusya tehdidinin arttığı gerekçesiyle, genişleme kapsamında, İsveç ve Finlandiya’nın da NATO üyeliğinin neredeyse gerçekleşme safhasına gelmesi, Rusya’nın savaş nedenlerinin artmasını da beraberinde getirmiştir.

Batının, Ukrayna’ya verdiği her türlü destek ve Rusya’ya uyguladığı yaptırımlarla Rusya’yı zayıflatmak istemesi nedeniyle savaşı sona erdirmesi beklenmemektedir. Putin’in ulusa seslenişinde, savaşın sistematik bir şekilde sürdürüleceğini söylemesi, halen savaşan, hayatını kaybeden askeri personel için iyileştirici tedbirler alınacağını vadetmesi, ordunun yeniden dizayn edileceğini ve silah üretiminin arttırılacağını açıklaması, savaşın uzun süreli olacağını da göstermektedir.

Rusya’nın, fazla üstüne gelinmesi halinde nükleer platformu kullanabileceğini göstermek için, ABD’yle yaptığı kıtalar arası nükleer balistik füze kabiliyetini sınırlayan START anlaşmasını askıya almasının sebebinin de bu olduğu değerlendirilmektedir.

ABD’nin tutumu

Sonradan NATO’nun da benimsediği ABD’nin stratejisi, Asya-Pasifiğe ağırlık vermek için Rusya’yı zayıflatmak, sıkıştırmak ve Avrupa’da tehdit olma durumunu ortadan kaldırmak, şimdilik stratejik rakip olarak gördüğü Çin’i de çevreleyerek kontrol altına alıp, onunla mücadelede baş başa kalmaktır.

NATO’nun sürekli genişlemesinin sebebi de, Avrupa’nın güvenliğini sağlama adına Rusya’nın bu kıvama getirilmesi ve Avrupa Güvenlik Mimarisinin dışına atılmasıdır.

İsveç ve Finlandiya’nın bugüne kadar muhafaza ettiği tarafsızlık ilkesinden vazgeçerek NATO’ya katılma isteğinin, aslında ABD’nin ısrarıyla olduğunu da hesaba katmak gerekir. Ancak genişlemenin bu kadar artmasının, Avrupa’nın güvenliğini değil, tam tersine güvensizliğini ortaya çıkarttığı, Rusya-Ukrayna savaşıyla gün yüzüne çıkmıştır.

ABD’nin, daha önce Rusya-Ukrayna savaşında tarafsızlığını ilan eden Çin’in bu duruşundan vazgeçip Rusya’yı desteklemesinden kaygı duymasını da dikkate almakta fayda vardır.

ABD, stratejisini gerçekleştirmek için NATO’yu kullanmakta ve Avrupa’yı da güvenlik açısından tam olarak kendisine bağımlı hale getirmeye çalışmaktadır. ABD’nin nihai hedefinin, Pasifikteki boşluğu da AUKUS (Avusturalya, Birleşik Krallık, ABD), QUAD (ABD, Hindistan, Japonya, Avusturalya) gibi ilave ittifaklarla kapatarak bir ittifaklar zinciri oluşturmak, önce Rusya’yı, müteakiben de Çin’i devre dışı bırakarak, çok kutuplu düzene doğru evirilmekte olan dünya düzenini yeniden tek kutuplu duruma getirmek olduğu söylenebilir.

***

ABD’nin, bu genel çerçevede savaşı devam ettirerek zaman içinde Rusya’nın tamamen zayıflamasını sağlamak için Rusya’ya uyguladığı ve uygulattığı yaptırımlarla birlikte Ukrayna’yı desteklemeye/destekletmeye devam edeceği, ancak bu desteğin Ukrayna’nın zafer kazanmasına imkân sağlayacak kadar değil, savaşı uzatarak Rusya’nın yıpranmasını temin edecek kadar olmasına dikkat edeceği değerlendirilmektedir.

Türkiye’nin de, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini, Rusya’yla ilişkisi ve yaptırımlar konusundaki tutumunu ve Avrupa’nın güvenliğini, kendi çıkarlarını ön planda tutarak bu gelişmeler kapsamında kıymetlendirmesinde fayda görülmektedir.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu